Sûr – nâme
Şehzâdelerin sünnet düğünleri (velime) ile kadın sultanların evlenme törenlerini anlatan eserlerdir. Sur süzlükte ((döğün, ziyafet,şenlik...)) anlamlarındada gelmektedir.Terim olarak padişahların erkek çocuklarının sünnet düğünlerinin, kızlarının ve ya kardeşlerinin sur-ı arus- ı velime sur-ı cihaz adlı verilen evlenmeler düğünlerini ((viladet- i hümayun)) denilen padişah ve şehzadelerin doğumları vesilesiyle yapılan eğlence ve şenliklerini anlatan manzum ve ya mensur eserlere surname adı verilir.
Manzum surnameler gelenlikle mesnevi türü ile yazılmıştır.Başlangıçındaki nesib bölümünde aynı konuları ele aldığı için suriyye ve ya sur-name olarak adlandırılan kasidelerde bulunmaktadır.
Manzum surname yazan şairler: gelibolulu ali nabi esad hızır tahsın.
Mensur surname yazanlar : Abdi haşmet, Hazin intizami(surname- i hazin), Nabi vehbi(surname- i vehbi) dir.
Surnameler,xv1. Yüz yıldan sonra klasik türk edebiyatının türlerindendir.
Osmanlı srayında haftalar boyunca gece ve gündüz devam eden düğün, sünnet, doğum, eğlence ve törenlerinden kaynaklanmıştır. Hatice sultan, mihrmah sultan, ayşe sultan, münire ve cemile sultan düğünleri, kanunin şehzadeleri, mutafa,mehmet ve selim (1530), vs. Doğumları surnameler konu olmuştur. Ve bu konular mühtelif şairlrin şiir başlıkları olarak sarayda olan çeşitli mevzularla elakeli eserler yaratmışlar. Mehmetin kızı hibbetullah sultanın 1755 tarihinde doğumunu anlattığı eseri (sürnam- i Haşmet), bir mesnevidir.
Bağımsız ilk manzum örnek 2775 beyitlik bir mesnevi olarak düzünlenen Gelibolulu Ali surnamesidir(camiülhubur der mecalisisürur).şimdiyse güney azerbaycanda eski türklerden kalan bu adet ve rsmler devam ederekbu günde görünmektedir. Mesela erkek çocuklarin sünnet töreninde bir kaç gün davu zurna çalınır ve bir para konukluk ve yemek içmekden sonra şocuku bir yeni kimsenin kocağına koyarak snnet yapılır. Kucğına alan kimse yakın akrabarrdan oalmaz. Zira bu törende yeni bir kuhum kazanmak kendisine bir amal ve amac taşıyor.
Surnamelerde sunulan armağanlar, saray ziyafetleri, otaglar, halk eğlenceleri, hava fişek, gümüş ve şekerennağıllar, at yarışı, güreş, okkabazlık, koloyunları, gibi beceri isteyen oyunları konu edinirler. Surnameler halk için bir toplu eğlenme fırsatı oluşturduğu gibi, osmanlı sultanlarının gücünü, devletın göz alıcı görüntüsünü sergilemekle de farklı bir işlev yüklenmişlerdir. Osmanlı döneminde 55 şenlik manzum ve mensur surname konusu olmuştur. Surnameler konusunda en ayrıntılı çalışmayı mehmet arslan hazırlamış ve yayımlamıştir.(1999).
Örnek: Teşbib bolümünde suriye olan bir kaside.
(kaya, 1996)
Bir subh-dem neva-yı ney-i işret-ü sürür
Virdi hayat-ı aleme manend-i sür
Girdi bu şevk ile yine çerhe egerçi kim
Gelmişti zühre-i felege dönmeden fütür
Bir böyle sur lazım idi hısn-ı işrete
Yanına ta ki eylemeye ceyş-i gam mürür
Her cam-ı ıyş bir gül-i suriye benzeyup
Dündü herim-i cennete ol bezm-i bi kusur
Elvan-ı etime ile pür bir simatıdur
Sanman felekte kavs-i kuzahdur iden zuhur
Çak bam-ı çerhe çıkdı fişekden horuslar
Kıldı horus-ı arşi sadasıyla bi- huzür
Hengam-ı sür-ı gazret-i düstur-ı kar-dan
Gam murgı kıldı zemzeme-i şevkden nüfur
Vb. Vardır. Tamamı 17 beyittir
Azmizade haleti, divan k 29
Kaynak: klasik türk şiirinin anlam dünyası- prof.dr Metin akkuş(2007)
Şenlik ve suru kelimeleri
hayat-ı aleme= (hayat ve alem arapça- yaşam dünyası, iyi yaşamak anlamında)
neva-yı ney = arapça-( hüzün ses veren bir alet, kamıştan yapılır)- çoğulukla hicran simgesi
şevk işret = arapça- (eylenceye heves)
sürür = farsça- ceşn, şenlik
bezm = arapça (eylenceli bir işret meclisi)
fişek = türkçe- çenlik aleminde atılan bir cenk aleti
sür = arapça ( ziyafet, konukluk)
cam-ı ıyş = farsça( eylencelik sebebi, işret için içki kasası)
ceyş-i gam = ceyş arapça(grup ve topluluk bir insan anlamında- gam farsça( keder gussa)- keder grupu
gül =arapça(güzellik simgesi)
dinle ilgili kelimeler
cennet = arapça(kiyametten sonra islam aleminde iyiler için verilen vadeli güzel bir yer)
zuhur = arapça( aşikar olmuş- gezen çarpan)
huzür = arapça( hzere kökenden- hazır olma )
horus = farsça ( serın açılmasını anlatan anlamında bir hayvan )
arşi sadası =(arapça) gök özündeki hoşbahtlık
Gam murgı = keder tavuku- gusse anlamında
Zemzeme = arapaça(terennwm etmek)
zühre-i felege = arapça – venüs- (seher yıldızı- güneşin çikması ve zafer anlamıda)
subh-dem = farsça- seherin açılması-
fütür = arapça(usanc)
Cenk- name
Arapçada cenk,harb farscada çekişme savaş ve savaşma anlamlarını taşımaktadır. Edebiyatta, şiir ve ya düz yazı biçiminde yazılmış svaşta kahramanlık ve ordunun savaştaki tesvire yer veren metinlere sölenilen isimlerdir.Cenknamelerde sefer,fetih ve zafar konuları gibi,kahramanlık,mücahidlikkonuları anlatan gazazatname bölümlerinin türleri olarak kabul edilmelidir. Örnek olarak Nefi divanında(akkuş 1993) yazılan bir cenkname kaside3 türünde yazılarak böyle incelenir. Divandaki 23. Manzumenin tamamı 40 beyittir. Kaside teşbib bplümü (1- 8) , mathiye(9-12) , girizgah(13) , methiye(14- 22) , şikayetname(23- 31) , tegazzül(32- 35), ve dua (36- 40), bölümlerini içerir.
Örnek : gazel nazım şekliyle bir cenkname
(küçük 1994: 301)
Ağyara kıldı hançer ile gamzesi hücum
Küffare çekti tigini san padişah-ı rum
Ol kim liva –yı feth ü zafer rehberin çeker
Sahn-ı feza-yı çarhda ser asker-i nücum
Şemşir-i tabnak u zıya bahşı guyiya
Ahendir oldu davud elinde mum
Gelmez seninle marekeye hasm-ı kur- baht
Olmaz hüma-yı devlette hem- saye bum-ı şüm
Baki nisar-ı hak-i kadem kıl vücuduna
Şol günde kim erişe gele müjde-i kudum
Baki, divan, G 326
Savaş
Hücum = arapça(akın , saldırı)
Küffar = arapça( küfr çokluk anlamında)- düşman olarak şiirde gelmiş
çekti tigini = hançer şıkarma – saldırı yapma
Şemşir = savaş aleti (hançerden büyük)
Şemşir tabnak = döyüş meydanında hızlı ve güclü şemşir öynatma
asker = arapça( ordudan görevli olan her kes)
padişah = osmanlı hükümdarlaına verilen invan
feth = arapça( savaş meydanında kaznma, yenilme
zafer =arapça( başarı, döyüş meydanında kaznma)
rehberi = arapça(yol güstern), savaş yollarını tanıyan ve beletçi biri
zıya bahş = arapça( ışık saçan)
Ahendir = farsça(demir)
Mareke= arapça (savaş ve cenk çağı döyüş meydanı)
Hasm =arapça(düşmen)
Kudum= arapça(kadem çokluluk,
Müjdeye kudum = ( ayağı uğurlu biri )
Bum= fasça(baykoş, badbehçilik örneği)- viranede seven biri
Şüm = farsça( badbeht) kötü taleli
Devlet = arapça - dolet( hökümdarda iktidar yetkilileri)
Müjde = arapça(muştuluk , sevindiriçi haber
kur- baht = talei kötü – sonunda yenilen – zafere oğrayabilmiyen biri
Fetih – name
Fetih name bir tarih terimidir.fetih yazısı savaşlarda ele geçirilen topraklar nedenile komşu hükümdarlarla,hanlar,prens,şehzadelr ve valilere gönderilen zafar içerikli yazi. Şekil yöründen yazılan bu yazılar padişahlarin imaza ve tuğrasını taşırdı.fetihnameler edebiyatta bir kale ,ada,şegir ve ya ülkenin ele geçiriliş coşkusunu hikaye eden metinlerdir.bazi yazılar manzum ,mensur ve bazileri karışıklı olarak yazılmış. Şiirlerde çoğunlukta kaside ve mesnevi türünde yazılmış. kadı dari 1393 te fütuhuşşam adlı çevirdiği eser,nabi 1671 de kemaniçe adlı lehistan seferi ve ... örnek fetih namelerdir.Törk edebiyatında diğer fetihname yazarlar: rumuzi,tacizade , nihali , sefayi, kıvami , muradi, koca rakib paşa ...Fetih hazzı 1-5 , 14- 15 beyitlerde daha belirginlidir. Konu başlıklarl farklı olmakla birlikte, sefernam , kudumiyye, cenkname,zafername vb.vardır.
Örnek : Gazel Şirvan fetihnamesi
(KÜÇÜK 1994: 438)
Bi- hamdillah ki yari kildı ferr-i baht ı sultanı
Müyessür eyledi bari te ala feth şirvanı
Erişdi nev – be nev nusret o mensur oldu her nevbet
Muzaffer eyledi şah – ı cehanı fazl –ı rebbani
Şehenşah – ı felek mesned şeh ü şehzade ced- ber – ced
Murad ibni selim ibni süleyman han- ı osmanı
Buyur kemter kulun şahım erişsin çin ü maçine
Açıb iklim- i türkistanı aslın taht- ı hakanı
Tıraş etdi ser- i adayı bir- bir tıg- ı bürranı
Atan feth etti kürsiyy-i bilad ı berberistanı
Gubar-ı nal –i sebin dide-yi a daya kühl etti
Ne tebrizin koda ceddin ne kazvini- i sfahan ı
Esas-ı mülkü muhkeçm kıl kbab- ı kadri müstahlkem
Bina- yı bahtına lazımdır alsınlar horasan ı
Duası baki- i üftadenin ol kim kıyam etsin
Felekler sakfı durdukça bina- yı ömrün erkanı
Çerağ- ı kevkeb-i bahtın güneşden tabnak olmuş
Felekden ser – fıraz olsun satray –ı kadrin eyvanı
Baki divan G 546
Şükür kelimeleri
Bi- hamdillah= arapça(şükür olsun allaha)
Duas= isteki -
feth = başarı
ferr-i baht = hoş baht
bahtı =şans, ikbal
aydınlık ve ışıklıkla ilgili kelimeler
Çerağ=
Kevkeb= yildızlar
Güneş= günün ıçıklığı
Felekler= asumanlar
Tabnak = parıltılı,
taht- ı hakanı= (sultanlık mesnedi)
düyüş meydanının olylrı
tıg- ı bürranı= sıyrılmış kılıncı,savaşa hazır olan biri
Gubar-ı nal = atların dövüş meydanında ayaklar altından çıkan tuz
Açıb iklim= toprak kazanma, yurtta ferman sürme)
Murad= arapça(amac)
Müyessür eyledi =(arapça)-
Feth= (svaş meydanında kazanma, rakibi mağlup etmek)
Nusret= arapça(yardım etmek)
Mensur= arapça(yardım olunan biri)
Muzaffer= arapça( kaznan, başarılı olan)
Sultanlık ve şehzadelik
Şehenşah – ı felek mesned =göktahtında oturan sultan, mutlak kazan
şah – ı cehan= mtlak sultanolan
şehzade ced- ber – ced= farsça(ata babalı sultan olan biri)
Sultan ve padişah isimleri
sultan =arapça(osmanlı padişahlarını invanı)
Süleyman= (osmalnlı padışahını ismi)
Selim= arapça(sağlam, sultan selimin ismi)
Osman= türk imparaturunun kurucusu)
fazl= arapça(erdemlik)
şehir ve ölke adleı
Türkistanı= türk dünyasının bütüvlüğü)
sfahan =isfahan, sefevi hökümetinin başkenti
berberistan= en kütü toprakar anlamında
Tebrizin= tebriz iran şahlarının geçen şağlarda başkenti
Kazvin= iranda bir zaman başkent olan şehir
Mülk= arapça (toprak)- iklim
Müstahlkem= sert kurulan bir kale,ev ,yuva
horasan ı= keçmiş çağda ozbek türklerin hakim olan tiprakları
kıyam = arapça(isyan, zülme karşı )
ömrün erkanı = yaşam gününün direk ve sutunleı
ser – fıraz= farsça(baş yücelik)
Örnek: Kaside revan fetihnamesi
(Macit, 1987 : 97- 98 )
Mansur ede allah şehenşah – ı zamanı
Ram eyleye fermanına ser- cümle cihanı
Ol çeh ki sözün hüsreve ima ile söyler
Bir yekke sipahisinin ebru- yı kemanı
Perverde- i ihsanı olan kişver ü mülkün
Hakinde biter laleveş eyyaç-ı cüvanı
Durrsun derd-i valası eger gelse olur lal
Bir asafının bezmine kavus-ı keyani
Ez- cümle o düstür- ı dırehşende alem kim
Sahban olamaz meclisini menkabe- hanı
Demdir ki yeni kilk- i bediim kıla unvan
Evsafına bu matla-ı hurşid- nişanı
Tezkir içün feth-i revan nimeti şükrün
Mecliste gerek kim gele helva – yı revani
Bir vakt ü zamandır bu zaman kim değişltmez
Bin baykara bezmine her lahza vü ani
Bir bezm –i tarabdır ki eger vasfına gelse
Firdevsi – i tusi nin olur lal zabanı
Mansur
Ram eyleye
fermanına
cümle cihanı
sipahi
kişver ü mülkün
kavus-ı keyani
şehenşah – ı zamanı
düstür-
Sahban
hurşid- nişanı
feth-
helva
bezm
tarab
Firdevsi
nimeti şükr
lal zabanı
bezm –i tarab
dırehşende alem
bezm
helva – yı revani
Gazavât – nâme
Gaza savaç anlamşndadşr.Savaşlardan, savaşlarda gösterilen kahramanlıklardan, zaferlerden, fetihlerden bahseden eserlerdir. Mensur olarak da yazılanları vardır. Bunlar Zafer – nâme ve Fetih – nâme gibi adlar da taşırlar. Ordularşn seferlerın,zaferlerin, fetihlerini anlatan eserlerdir. Gazalrı anlatan eseler gazavatname, zaferleri anlatan zafername, fetihleri anlatan fetih name de denebilir. Suzi öelebi(ö. 1524)nin mesnevi biçiminde yazdığı mihaloğlu Ali beyin gazavat namesi bu türe örnek gösterilebilir. Gazvatnameler manzum, mensur veya şiir düz yazı birlikte kullanılmış edebi türlerdendir. Türk edebiyatında 250 gazavatnameden 40 tanesi şiir örneği olup ilk örneklerixv. Yyda gürülür. 1852 tarihinde kırım seferi ve 1897 yunan harbi ile ilgili eserler türün son örneklerini oluşturur. Gazavet-ı sultan süleyman –ı kanuni,serasker topal Osman Paşa tarafından 1733 iran seferini anlatan Gazvatname-i cezzar gazi Ahmet Paşa türün mensur örnekleindendir. Edebi ve tarihi özellikleriyle ön plana çıkan gazavatnameler, Osmanlı tarihinde yer alan, Macaristan , Kırım, Tebriz, Tiflis, Akdeniz, Şirvan, Mısır, İranŞ Rusya ya yapılan seferler, kara ve deniz savaşları gibi pek çok konuyu deteyları ile konu edinmiş metinlerdir.
Örnek : Mesnevi nazım şekliyle gazavatname.
(Külekçi 1999: 2/376)
Salındı kol kol şahin erenler
Yayıldı her yana serbaz erenler
Giderken bir bölük gebr ü zırıh puş
Olur anlkare nageh gaziler tuş
Çün ol ferzin erenler sürdüler at
Adunun kıldılar mensubesin mat
Kimi ceng eyledi sonra tutuldu
Kimi oyna katılmadan ütüldü
Kamüsın hüsrev-i yezdan- pereste
Gütürdüleresir ü deste- beste
(Mesnevinin tamamı 1795 beyittir)
kol kola şahin erenler= deyeş meynında sık sık savaşa girişmek
serbaz erenler= igit askeler
Yayıldı = naş olundu
Gaziler= saşçılar
zırıh puş = zırh giyme
ferzin erenler sürdüler at= savaşa yürüdüler
mat= heyran kalma
ceng= savaş
tutuldu= yakalandı
ütüldü=iflas oldu
Kamüsın hüsrev
deste- beste
Şehr – engiz
Bir şehri ve güzellerini tasvir maksadıyla yazılan eserlerdir. Mesnevî şeklinde olurlar.
Ta’rifnâme (Ta’rîfât)
Çeşitli makam sahiplerini vazifelerinin hususiyetlerine göre birkaç beyit içerisinde anlatan mesnevî şeklinde eserlerdir.
Mesnevîler
Mesnevî şeklinde çeşitli konularda yazılmış pek çok eserler bulunmaktadır. Bunların başında aşk hikâyeleri gelir. Dinî menkıbe (Yusuf u Zelîha), yarı tarihî efsâne (Leyla ve Mecnun, Husrev ü Şirin) mahiyetinde olanların yanında Şeyh Galib’in Hüsn ü Aşk’ı gibi hayalî ve mücerred olanları da vardır.
Mesnevîlerin konuları aşk hikâyeleri dışında dinî – kahramanlık, dinî – tasavvufî, ahlâkî – didaktik, tarihî konular olabilir. Dini kahramanlık hikâyelerinden Dursun Fakîh’in “Mukaffa’ Kal’ası Cengi”ni; dinî – tasavvufî mesnevîlerden Süleyman Çelebî’nin Mevlîd’ini, Hâkânî’nin “Hilye”sini ve Nahîfî’nin Mesnevî Tercümesi’ni; ahlâkî – didaktik eserlerden Nâbî’nin “Hayriyye”sini, tarihlerden Enverî’nin “Düstur – nâme”sini örnek gösterebiliriz.
Şehrengizler, sâkî – nâme’ler de bir mesnevî türü olduğu gibi, “nâme” adını taşıyan değişik konularda pek çok mesnevî yazılmıştır. Şeyhî’nin mizah ve hiciv mahiyetinde olan Har – nâme’si de bunlardan biridir.
Divan edebiyatındaki nesir türlerinin belli başlıları münşeât, tezkire, hamse ve “-nâme” adını taşıyan çeşitli konulardaki eserlerdir.
Münşeât
Resmi yazılar ve mektuplardan toplanmış eserlerdir. XVI.asırda yaşamış Feridun Bey’in “Münşeâtü’s – Selâtîn”i meşhurdur.
Tarihler
Eskiden tarihler üslup gözetilerek yazıldığı için edebî eser sayılmıştır. Anonim olan ilk Osmanlı tarihleri ve Âşık Paşa – zâde’nin eseri hikâye karakteri taşırlar.
Hamse
Beş hikâye veya değişik beş konudan meydana gelen hamselerin mensur olanları için Nergisî’nin “Hamse”si örnek olarak gösterilebilir.
Tezkireler
Aynı meslekten olan kimselerin hayatlarını anlatan eserlerdir. Şairlerden bahsedenlere “tezkiretü’ş – şüerâ” denir. Türk edebiyatında ilk şairler tezkiresini XV.asırda Ali Şîr Nevaî yazmıştır. Batı Türkçesinin ilk şâirler tezkiresi Sehî’ye aittir ve “Heşt Behişt” adını taşımaktadır.
Dinî – Tasavvufî Eserler
Sinan Paşa’nın “Tazarru – nâme”si ile, tefsir ve şerhler, siyerler, peygamber kıssaları, Kerbelâ faciasını anlatan eserler dinî – tasavvufî eserlerin başlıcalarıdır.
Bahman nasirzadeh